Ne olacak benim bu özlü söz sevdam?

*



Bugün tezim için okumalarımı tamamladım. Elime aldığım son kitap ise Kant'ın Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din idi. Aklımda bloğa yazı yüklemek yoktu aslında. En azından bugün için. Ama kitapta okuduğum bir cümle, beni yine düşüncelere sevk etti ve kendimi okumaların hepsini bitirince bu sayfayı açar halde buldum. 

Ben özlü sözleri çok severim. Atasözlerine, deyimlere bayılırım mesela. Onların hem hikmetli hem de nüktedan oluşları beni her karşılaştığımda hayran bırakır. (Not: Yeni nesillere bu zenginliğimizi kesinlikle aktarmayı başarmalıyız.) Kamu spotunu yaptığımıza göre asıl konumuza geri dönelim. 

Özlü sözlere olan ilgim, okuduğum kitaplarda algıda seçiciliğe sebebiyet veriyor. Dikkat çekici bir söz bulduğum an üzerine düşünmeden edemiyorum. Bugün beni can evimden vuran söz şuydu:

"Mutato nomine de te fabula narratur."

[Neye gülüyorsun? İsimleri değiştir, anlatılan senin hikayendir.]**

Sanırım çevirideki "Neye gülüyorsun?" kısmı cümlenin duygusunu vurgulamak için eklenmiş. Ama çok da güzel olmuş. Latinceye dair bilgim kelime boyutunda olduğu için mütercime saygı duyup ilerliyorum.

Ne kadar etkileyici bir söz değil mi? Pek çok anlamı içerisinde barındırıyor. Belki henüz benim keşfedemediğim başka anlamları da. (Not: Farklı bir yorumunuz varsa lütfen söyleyin!) 

İlk olarak aklıma getirdiği şey, başkalarının hayatına dair üstenciliğimizin kendimizi kandırmaktan öte hiçbir şey ifade etmediği. Neye gülüyoruz ki? Hiçbirimiz benzersiz hayatlar yaşamıyoruz ve çoğu insanın yaptığı hataları yapıyoruz. Herkesle aynı hayatı yaşıyoruz bir nevi. Cümle her iki anlamda da bana "Sen kimsin?" diyor. Sen kimsin ki başkasını alaya alabiliyorsun ve sen kimsin ki bu hikayede olmadığını düşünüyorsun? Hayır bu bizatihi kendi hikayen.

İkinci olarak aklıma gelen, bu hayatta empatiye yer olmadığıydı. Bu yukarıdaki "Sen kimsin?" ile bağlantılı ama aynı zamanda farklı da. Şunu hissettiriyor: Empatinin konfor alanından çık. Hikayedeki sensin. Bunu fark et ve ona göre davran. Sahte üzüntüleri, yalancı gülücükleri bırak, vicdanını rahatlatmak için empati kurma. Hikaye senin. Bunu bil ve buna göre davran.

Empati meselesi beni zaman zaman derinden düşündürür. Bu duygu öyle sinsi bir duygu ki insan kontrol etmediğinde yalnızca vicdan rahatlatma aracı olarak kullanabiliyor. Örneğin çok kolay şekilde sorumluluğu üzerinizden atmanıza yardımcı olabilir. Birilerinin başına bir iş gelir ve siz hemen empati kurarak üzülmenin çemberine girersiniz. Böylece hem problemi çözmeye yanaşmamaya bahane bulursunuz hem de çözüm üretmediğiniz için vicdan azabı duymazsınız. Empati yer yer böyle korkunç bir duygudur.

Ama empati olmaması da korkunçtur. Aslında burada şu meşhur hadis bize yol gösteriyor gibi: 


عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) :
“مَثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِى تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ، مَثَلُ الْجَسَدِ، إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ، تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الْجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى.”
Nu"mân b. Beşîr"in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.”***

Ne kadar ince değil mi, kardeşinle bir bedensin. Empatinin konfor alanı burada yok oluyor. Saniyelik acıma duygusu ile paçayı kurtaramıyorsun. O acıyı kolun ağrır gibi hissediyorsun. Hikaye de beden de senin. Bize nasıl bir insan olma bilinci öğütleniyor aslında. Gerçekten çarpıcı. Modernizmin sağladığı empati konforunu tek kalemde siliyorlar. Karşıda bir öteki yok ki empati olsun.
Öteki yok, bizatihi sen varsın.
Kullanılan isimler farklılaşsa da sensin o. Bunun farkında ol ve ona göre yaşa. Ne büyük sorumluluk ne harika bir toplum bilinci. 
Bu çizgiyi tutturmak bir hayli zor. Ama insan olmak böyle bir şey işte. İnsan olmanın kolay olduğunu kim söyledi ki? Dağların çekindiği yükün bir kısmı da budur belki de. 

-Ayşe

*Bu fotoğrafı 2022 yılında Erzurum'daki yaylamızda çektim. Ben dağları çok severim. Bu sevginin sebebi belki de bazen dağ olmak istememdir. Bazen dağ olup yükü üstlenmemek istiyorum sanırım.
**Bu söz Romalı Şair Horace'ye aitmiş. Cümleyi Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din adlı kitaptan aldığım için çeviri de aynı mütercime ait olsa gerek. Elimdeki kitabın çevirisi Lokman Çilingir'e ait.
***Hadisin künyesi: M6586 Müslim, Birr, 66; B6011 Buhârî, Edeb, 27. https://hadislerleislam.diyanet.gov.tr/sayfa.php?CILT=3&SAYFA=85 sayfasından aldım.




Yorumlar

  1. “Neye gülüyorsun. İsimleri değiştir. Anlatılan senin hikayendir.” Sen bu güzel cümleye dikkat çekip üzerine böyle bir yazı yazmasaydın ve ben bu cümleyi başka bir yerde okusaydım muhtemelen üzerine çok düşünmeden geçecektim. Gerçekten çok güzel bir yazı kardeşim. Emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Beğenmene çok sevindim kardeşim. Duygularımı aktarabildiysem ne mutlu! Senin güzel yorumların olmasa belki bloğu bu kadar benimseyemezdim. Ben teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Seyretmenin Dayanılmaz Hafifliği

Benim kızım Kant okur, döner döner yine okur.